“Rakibini gözlerinle değil ruhunla görmelisin… Gözlerinle bakarsan, dikkatin dağılabilir fakat ruhunla bakarsan, odaklanmaya devam edebilirsin.”
“Kalp gözü” kuralına hakim bir samurayı izleyen 17. yüzyıl Japonya’sında yaşayan insanlar buna hayran kalmışlardır. O zamanlar bu tekniğe hakim olan birini izlemek, samurayların doğaüstü güçleri olduğunu düşünmelerine neden olmuştur. Fakat samurayların rakiplerini gözlemlemek için gözleri yerine “zihinlerini” ve “ruhlarını” nasıl kullandıklarının bilimsel bir açıklaması var.
Odak merkezinizin aksine, çevresel görüşünüzde hareket eden zıt olaylara daha hızlı tepki vermeniz gerekiyor. Doğrudan rakibin kılıcına baktığınız, bilinçli bir şekilde bir hareketi belli edip ve sonrasında tepki vermeye çalıştığınız bir kılıç düellosunun sonu sizin için iyi bitmeyecektir.
Herhangi bir noktaya odaklanmak yerine, rakibinizin görüş alanınıza girmesine izin vermek çevresel görüşünüzün herhangi bir harekete ya da saldırıya tepki göstermesini sağlar ve doğrudan düşmana bakarak vereceğiniz tepkiden daha hızlı bir tepki verirsiniz.
Zihniniz çatışma öncesi karışıksa, yenilgi kaçınılmaz olacaktır. Vücudunuzun rakibin saldırısına serbestçe ve bilinçsiz şekilde tepki vermesine izin vermeniz gerekmesi, kalp gözüyle bağlantılıdır.
Kaynak : https://arkeofili.com